Psikolojik Danışmanların/Rehber Öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimine katkısı olacak bir eğitim programı. Amaç teknolojik gelişimlerden yararlanan çocukların ve yetişkinlerin karşılaşabileceği bir sorunu tanımlayarak, farkındalık ve çözüm arayışları.
Dünyada ve Türkiye'de son yıllarda artmakta olan zorbalık türleri arasında en az bildiğimiz ya da yardımcı olmakta zorlandığımız Teknolojik (siber) Zorbalıktır. Günümüzde internet ve cep telefonları (sosyal paylaşım ağları) kitle iletişim aracı olarak çocuk/yetişkin herkesin kullanımına açık. Bu süreç bazı yararlı sosyalleşme olanakları sağlamakla birlikte, aynı zamanda zararlı davranışların da oluşmasını önleyememektedir. Gençler yeni istismar türleri ile karşılaşabiliyor, zorbalık yapma veya zorbalıkların mağduru olma riskleri artıyor. Bu konularda rehber öğretmenlerin önleyici ve tedavi edici müdahalelerine çok ihtiyaç duyuluyor.
Okullarda çalışan psikolojik danışmanların (rehber öğretmenler) teknolojik/siber zorbalık konusunda bilinçlenmeleri, gençleri tehdit eden ve okul sınırları ile sınırı kalmayan olayları fark etmeleri, gençlere yardımcı olacak önlemleri almak üzere okul idarecileri ve ailelerle işbirliği yapmaları için gerekli donanımları kazanmaları gerekir.
Siber zorbalık nedir? Kimleri - nasıl etkiler?
Çocuklar zorbalıkla nerelerde karşılaşır?
Siber zorbalıkla karşılaşan çocuklara nasıl yardım edebiliriz?
Çocukların siber zorbalıkla karşılaşması ile ilgili Ailelere hangi mesajları verebiliriz?
Zorbalık ile baş etmede hangi Empati ve iletişim yöntemleri bize faydalı olur?
Netiquette ne demektir?
Zorbalığı önleyici 10 emir!
Yetişkin ve Ergenler arasında ortak dil oluşturulabilir mi?
Bilgisayar kullanımını Yasaklama hangi sonuçları doğurur? Başka seçeneklerimiz neler?
Çocukların ve Gençlerin Teknoloji ile Yakınlığı karşısında Yetişkinlerin çaresizliği...
20. yüzyılın ikinci yarısında, çocuklar yeni yeni TV olan evlerde hayata başlıyordu. 1950-60’lı yıllarda doğanlar için TV önemli bir yenilikti. Aileler çocukların TV seyretmesini istiyor, kanalları seçiyor ve çocuklarının bir şeyler öğrenmesini, eğlenmesini sevinçle karşılıyordu. Ancak TV arkasından teknolojik gelişmeler hızla birbirini takip ederek, bilgisayarlar, tabletler elimizde dolaşmaya başladı; çeşitli bilgisayar oyunları çocukların anne babalarından daha çabuk ilerlemesine yol açtı. Bazı tehlikeler yani çocukları koruyamayacağımız ortamlar oluştu. Buna ek olarak cep telefonlarını da kullanmaya başladığımızda çocuklarımızın dünyası sanal dünya ile bütünleşti. Şiddeti teşvik oyunlar, çocukların yaşlarına uygun olmayan cinsel davranışları görselleştiren programlar, çocukların sosyal medyayı kullanırken kendilerinin beklemedikleri bir korku dünyası ile karşılaşması ve son yıllarda terör örgütlerinin bilgisayar ve cep telefonunu kullanarak çocuklara ulaşmasını izliyoruz.
Bugün endişe duyduğumuz konulardan biri çocukların giderek artan hareketsizliği. Neden yürümüyorlar, koşmuyorlar, sadece mailleşiyorlar? Neden ellerinde bir telefonla gözleri ekranda, boynu öne eğik gençler okullarda ve üniversitelerde karşımıza çıkıyor? Bu nesil bu kadar çok bilgisayar ve sosyal medya içine gömülürse, vücutları nasıl gelişecek? Gözleri bozulmayacak mı? Oturmaktan boyun ve bel ağrıları başlamayacak mı? Oynadıkları oyunlar onları geliştiriyor mu, yoksa aynı şeyleri tekrarlayarak onları pasifleştiriyor mu? Sosyal medyada karşılaştıkları insanlar gerçek mi yoksa yalan mı? Hangi etkilerle gelişecekler? Ailelerin çocuklara yasak koyması neyi halleder?
Bu konular gençlerin aileleri ve eğitim kurumlarının her gün konuştuğu, nasıl çözüm bulacağını aradığı sorular içeriyor. Çocuklar ve gençler teknoloji kullanırken istismar edilebiliyor, teröre bulaştırılabiliyor, cinsel suçlara itilebiliyor, hatta teknolojik zorbalık ile baş edemeyenler arasında intiharlar bile oluyor. Ancak şimdilik olaylar ancak yaşandıktan sonra ne yapsaydık? şeklinde çözümsüzlük konuşuluyor. Polise haber mi verseydik? Okuldakiler aileye, aileler okula bize çare bulun diyorlar.
Konunun özeti, gençler merak dolu, teknoloji parmaklarının ucunda, ellerinin altında, ancak oldukça karamsar ve ümitsizler. Arkadaşlık kuracakları kişileri görmeden, dokunmadan bir takım e-maillerden seçebiliyorlar. Fırsatlar ve tehditler birbirine karışmış durumda. Okullarda eğiticiler olarak öğretmenler, psikolojik danışmanlar, evde aileler gençleri bilimle, sanatla buluşmasını, sorularının cevaplarını almasını sağlayabilirler; yetişkinlerin de yanlış yapabileceğini kabul edebilirler. Sadece geleneklerimiz ve değerlerimiz hatırlatılarak gençleri geçmişte yaşatmak, gençlerin bugününü anlamazlıktan gelmektir. Gençleri anlayan bir toplum olmak için onlara deneme ve yaşama fırsatlarını kapatmadan, kız-erkek ayrımı yapmadan, onları bilgilendirerek, bilinçlendirerek ve gerçek tehditlerden koruyarak yönlendirelim.
Ailelere öneriler:
*Aileler çocuklarına teknolojik gereç kullanmayı yasaklıyor veya sınırlıyorlar. Yasaklamak internetin her an yaşantımızda olduğu günümüzde doğru ve anlamlı görünmüyor. Bilgisayar kullanımı için çocuğunuzla anlaşma yapın.
*Çocuğunuzun hangi uygulamayı kullandığını, hangi internet alanlarında dolaştığını izleyin, bilin. Bazı zararlı web alanları/siteleri kapandıklarında bir başka isimle tekrar ortaya çıkarlar. Bu nedenle yasaklamak yerine bunları tanımayı tercih edin, birlikte izleyin, zararlarını, sakıncalarını anlatın.
*Bilgisayar kullanım süresini birlikte belirleyin. Elbette en hassas konulardan biri olan süre yaşa, okul ödevleri araştırmalarına, dizi film izlenmesine göre değişebilir. Sağlıklı bir ilişki içinde olduğunuzda çocuğunuzu izleyebilir ve yerine göre müdahale yapabilirsiniz.
*Kullanım yerini belirleyin, örneğin yemek masasına gereçlerin getirilmemesi, banyoda kullanılmaması gibi…
*Çocuğunuzun sosyal medyada kimlerle ilişkide olduğunu bilin, izleyin. Bunları yaparken gizlice bilgisayarına girmek, casus program kullanmak yerine ondan izin isteyin. Güvene dayalı ilişkiye önem verin ve böylece iyi bir rol modeli olun…
*Tanımadıkları kişilerle asla paylaşılmaması gereken bilgileri birlikte belirleyin. Adı, doğum tarihi ve günü, e-posta adresi, telefon numarası, ev adresi, fiziki özellikleri, aileyle ilgili özellikler, resimler gibi bilgileri tanımadıkları kişilere verirlerse, başlarına neler gelebileceğini açıklayın.
*Çocuğunuzun zorbalığa uğradığını fark ettiğinizde sessiz kalmayın. Derhal okula, rehber öğretmene bilgi verin. Zorba mesajların fotoğrafını çekin veya yazıcıdan kopyasını alın. Rehber öğretmenle olan bilgilendirmeden de çözüm alamazsanız en yakın emniyet sorumlusuna ve Cumhuriyet Savcılığına dilekçe ile başvurun.
*Ancak her ne yapılırsa ki bu her çocuğa göre farklılık gösterebilir, tutarlı ve sürekli olmak esas olmalıdır.
Eğitim sorumlusu: Nurseli Tamer
1977’de Üsküdar Amerikan Lisesi’nden, 1981’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden
mezun oldum. Kariyerime ilk fon yöneticilerinden biri olarak American Express Bank'da
başladım, çeşitli bankalarda çalıştıktan sonra 1998'de kızımın doğumuyla bir kariyer değişimi
yaparak "tam zamanlı anne" oldum. Bu alanda öğrenmeyi, yenilikleri izlemeyi yurt içi ve yurt
dışında katıldığım seminerler, sertifika programları ve üniversitelerde misafir öğrenci olarak
sürdürmekteyim. 2009’da Üstün Yetenekli Çocukların Duygusal Desteklenmesi (SENG-
Supporting Emotional Needs of Gifted) Vakfı ile tanıştım, aldığım eğitimlerle de gönüllüsü
oldum. Ayrıca, barış kültürü, çatışma yönetimi, iyi yazar olmak gibi çeşitli eğitimlerden aldığım
sertifikaların yanı sıra 2014’de Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde, Eğitim
Bilimleri Yüksek Lisansı’nı tamamladım. Kabul edilen tezim “Ergenlerin Teknolojik Zorbalık
Algıları ve Buna Yönelik Farkındalık Eğitimi” başlıklı. Bu alanda hakemli dergilerde yayınlanan
makalelerim bulunmakta. 2014’den itibaren çeşitli kurum ve kuruluşlarda seminerler
vermekte, güvenli sosyal yaşamın önemini vurgulamaktayım. 1981’de ABD’de kurulan, sohbet
ederek öğrenme, destekle(n)me fikrine dayanan SENG’in Avrupa’da gelişme kararıyla 2018
yılında kurucu yönetim kurulu üyesi, modelin Türkiye’de uygulanabilmesi için de 2018’de Aile
Destek Platformu’nun kurucusu oldum. SENG Moderatörlüğü, Öğrenci koçluğu, masal terapisti
sertifikaları sahibiyim. Çalışma Alanlarım: Güvenli Internet Kullanımı - Teknolojik Zorbalık /
Internet Bağımlılığı - Özel Yetenekli Çocuklarla Yaşamak - Alfa Kuşağı Çocuklarıyla Yaşam.
2010’da YÖRET Vakfı’na katıldım ve önce YÖRET Vakfı İcra Kurulu, sonrasında da Yönetim
Kurulu Üyesi olarak çalışmalarımı sürdürdüm, sürdürmekteyim.
Eğitim sonunda katılım belgesi verilmektedir.
Teknolojik/Siber Zorbalık (Te-Zo) Farkındalık Eğitim talebiniz için vakfımızla iletişime geçin: yoret@yoret.org.tr